Kaygı Üzerine

Kaygı, günlük hayatımızın bir parçasıdır. Belirli düzeyde kaygı kişiyi motive eder, baş etme mekanizmasını devreye sokar. Tehlike karşısında uyarıyı alıp harekete geçmemizi sağlar. Karşıdan karşıya geçerken hızla gelen bir arabayı görüp kaygılanarak kaçmamız en temelde bizi hayatta tutan işlevsel bir sistemdir.

Korku, şu anda karşılaşılan bir durum, olay sonrasında hissedilen bir duygu iken kaygı, gelecekte olmasından endişelenilen, ihtimaller üzerine kurulu, nedeni tam olarak bilinemeyen bir korku halidir.

Bu duygular evrenseldir ve temelde insanı hayatta tutmaya, korumaya dönük ilkel mekanizmalardır. Bir tehlike anında beynimiz bunu hızlıca değerlendirir; sinir sistemimiz uyarılır, kortizol salgılanır, kaslarda gerginlik artar, prefrontal korteksin karar verme yetkisi azalır ve otomatik bir tepki verilir. Genellikle savaş ya da kaç mekanizması devreye girer. Bazı durumlarda donakalma hali görülebilir.
Stres veren durum karşısında bedende fizyolojik tepkiler artar. Kalp atışının hızlanması, terleme, nefes alış verişinde hızlanma, nefes darlığı görülebilir.

Kaygı bozukluklarında ortada gerçek bir tehlike yokken dahi tehlike varmış gibi algılanıp tekrarlayan bir endişe hali görülür. Kişinin kaygı ile baş etmesi zorlaşır. Anksiyete Bozukluğu yaşayan kişilerde aşırı bir endişe hali, huzursuzluk, sürekli diken üstünde olma, kolay yorulma, odaklanmakta güçlük, zihin boşalması, agresyon, kas gerginliği, uyku bozuklukları görülür. Kişinin günlük yaşamını ve işlevselliğini olumsuz etkiler.

Anksiyetenin tek bir nedeni yoktur. Genetik, biyolojik, çevresel, psikolojik pek çok faktörün etkisi, etkileşimi sonucunda görülebilir. Anksiyete Bozuklukları içerisinde Panik Atak, Panik Bozukluk, Yaygın Anksiyete Bozukluğu, Agorafobi, Özgül Fobi gibi durumlar görülür.

Anksiyete bozukluğu yaşayan kişiler çoğu zaman endişelerinin abartılı ve yersiz olduğunun farkındadır. Fakat bu endişe ile baş etmek zorlayıcı olup kontrol edilemeyebilir. Kaygılı, endişeli hissedilen anda olumsuz duygu ve düşünceler artar. Kesin başıma kötü bir şey gelecek, tehlikedeyim algısı abartılı bir biçimde yaşanır. Olumsuz düşünceler arttıkça olumsuz duyguları tetikler, olumsuz duygular kaygıyı arttırır. Kaygı arttıkça fizyolojik belirtiler şiddetlenir. Adeta bir kısır döngü halinde süreç kendini tekrarlar.

Bu tür problemlerde baş etmekte zorlanılıyorsa psikoterapi ve psikiyatri desteği ile daha kaliteli bir yaşam mümkündür.


Anksiyete bozukluklarında psikoterapi ile öncelikle danışana anksiyetenin ne olduğu hakkında bilgilendirme yapılır. Kişinin kaygısını tetikleyen, altta yatan faktörler belirlenip kişiye özgü bir planlamayla süreç başlar. Olumsuz duygu ve düşünceler, çarpıtılmış, abartılı inançların farkındalığı sağlanarak kişinin kaygısını yönetebilmesi için adımlar atılır.

Kaygı bozukluklarında nefes egzersizi, nefes farkındalığı önemlidir. Gevşeme teknikleri, prograsif kas gevşemesi, imajinasyon gibi yöntemler uygulanarak stresle başa çıkma yolları desteklenir.
Kaygılıyken hızlanmış olan nefesi fark edip tekrar yavaşlamasını sağlayarak nefesle birlikle bir gevşeme sağlanır.

Anksiyete bozukluğu tanısı için mutlaka bir klinik psikolog veya psikiyatrla görüşmeniz gerekir. Tanı alınmış olsa dahi her bireyin süreci biriciktir ve kişiyi tetikleyen faktörler değişebilir. Psikoterapide ihtiyaçlarınıza göre bir çalışma planlanır. Anksiyete bozukluklarının tedavisi mümkündür.